Evrim konusu felsefi bir konudur. Evrimciler bir yaratıcıyı kabul etmezler. Tabiatı ilah olarak alırlar. Her şeyi tesadüfle ve gelişigüzellikle açıklarlar. Evrimi yaratıcı yerine koyarlar.
Yaratılışı savunanlar ise kâinatın sonsuz ilim, irade ve kudret sahibi bir yaratıcının eseri olduğunu kabul ederler. Yaratılış görüşüne göre evrim düşüncesi yaratılışın alternatifi değildir. Allah’ın muhtelif yaratma kanunları vardır. Gerek ilk yaratılışın ve gerekse şimdiki yaratılışın mahiyeti, nasıl cereyan ettiğini açıklamak ilimlerin konusudur.
Allah’ın ilk yaratılış kanunlarını anlamak için günümüzdeki yaratılış kanunlarına bakmak gerekir. Allah günümüzde bütün canlıları tek hücreden yaratıyor. Bizi de tek hücreden yarattı. Anne karnında kromozom sayısı yarıya indirilmiş yumurta hücresi ile babada kromozom sayısı yarıya indirilmiş sperm birleşince 46 kromozomlu zigot adını verdiğimiz tek hücre işin başlangıcı oluyor.
Canlı olan sperm ve yumurta hücreleri ise cansız madde olan elementlerden, yani atomlardan meydana getirilmiştir. Yediğimiz besinlerde, içtiğimiz suda, teneffüs ettiğimiz havada bulunan elementlerden Allah canlı hücre yaratıyor. Bu hücrelerden de gon veya gamet adı verilen yarı kromozomlu yumurta ve spermler hâsıl ediliyor.
Bitki ve hayvanların yaratılışında da aynı üreme kanunları geçerlidir.
Her bir varlık çeşidi kendine has özel karakteriyle yaratılıyor. Mesela kelebek ayrı, sivrisinek ayrı, gül ve bülbülü ayrı genetik yapıda yaratılıyor. Bu genetik yapılar başka canlılara değişmez özelliktedir. Dolayısıyla bir serçe değişerek kartal olmuyor. Ya da itin farklılaşmasıyla at meydana gelmiyor.
Allah istese bir canlıdan bir başkasını yaratamaz mı? Yaratır. Ama böyle bir ihtimali olduğuna ait tek delil yok. Fakat her varlığın günümüzdeki genetik yapısının değişmezliği, bunların doğrudan günümüzdeki genetik yapılarıyla yaratıldığını göstermektedir. Bunun örneğini Covid-19 virüsü ile üç senedir bütün insanlık yaşadı ve halen yaşamaya devam ediyor.
Gen havuzu
Canlı türlerinin genetik yapıları fert olarak alınmaz. O türün bütün fertlerinin teşkil ettiği bir gen havuzu olarak düşünülür. Mesela bütün insanların genetik yapısı bir gen havuzu olarak dikkate alınır. Bütün insanlar fotokopi kâğıdı gibi aynı genetik karakterde değildir. Fertler arasında bir takım genetik farklılıklar vardır. Farklı karakterdeki insanların evlenmesi ile bir takım ortak karakterler meydana gelir. Mesela göz rengi değişebilir. Boyda uzama veya kısalma olabilir. Göz, yüz ve baş şekilleri belirli oranlarda değişebilir. Ama bütün bu değişiklikler yine insan türü içinde kalan değişikliklerdir. Bu tip değişiklikler variyant veya varyasyon denir.
İşte üç senedir milyonlarca insanda farklı şekiller kazanan Covid-19 virüsü muhtelif varyasyonlar göstermiştir. Ama yine virüs olarak kalmıştır. Allah istese idi o virüsten bakteri, bakteriden de serçe yaratabilirdi. Ama günümüzde böyle bir yaratma kanunu yoktur. Geçmişte de olmamıştır. Çünkü olduğuna ait en küçük bir delil yoktur.
Somatik hücrelerdeki değişiklikler yavrulara geçmez
Evrim konusunda gençlerin yanıltıldığı bir nokta da bazı organların değiştiği veya körelerek farklı yapı ve sistemleri meydana getirdiği şeklindeki iddialardır. Yani kullanılan organlar gelişmiş, kullanılmayanlar körelerek güya yeni canlı yapılarını hâsıl etmiştir.
Böyle bir iddia genetik kanunlarına terstir ve bilimsel değildir. Çünkü genetik yapıda değişiklik olması için ya yumurta ve sperm gametlerinin teşekkülü sırasında kromozom eşleşmelerinde olur ya da zigotun ilk bölünmesi sırasında meydana gelir. Bunun haricinde soma hücrelerindeki değişiklikler yavrulara geçmez. Yani, bir kazada veya savaşta ayağı veya kolu kopan bir kimsenin çocuğu ayağı veya kolu kopuk olarak meydana gelmez.
Arkası ve önü olmayan evrim düşüncesi
Ama evrimciler her şeyi yaratan sonsuz ilim, irade ve kudret sahibi bir Allah’ı kabul etmedikleri için varlıkların ortaya çıkışını arkası ve önü olmayan bir evrim kelimesine bağlıyorlar.
Bir insanda ortalama 38 trilyon hücre vardır. Bilimin ortaya koyduğu şudur ki, her hücrede bir saniyede üç bin değişik reaksiyon oluyor. Yani bir saniyede insanda meydana gelen değişiklik: 38 trilyon x üç bin = …. kadardır. Bunun bir tanesi yanlış olsa hayatımız tehlikeye girecek. Yeryüzünün en akıllı ve en şuurlu varlığı olan insanın kendi vücudunda meydana gelen değişikliklere sözü geçmiyor. Bu değişiklikler kime verilecek? İnsandaki bu değişikliği havadaki serçenin ya da denizdeki balığın yaptığı mı kabul edilecek?
Elbette isteyen bütün kâinatı Allah’ın eseri olarak görür ve kabul eder. İsteyen de Allah’ı devreden çıkararak her şeyi tabiat ve evrimle açıklar. Ama ahirette de Allah yerine tabiatı ilah edinenlerin hesabının sorulacağının da bilinmesi gerekir.
Yazar
Prof. Dr. Adem Tatlı
Dumlupınar ÜniversitesiFen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü